Pazartesi, Aralık 25, 2006

zey,zeyno,zeynebim,zeynepcan..


bloğun en başına yazmam gerekirdi aslında ama yine de kısa tarihimi bilin istedim; tabii benim size gösterdiim kadarıyla..:)

zeynepaltuntaş…2 ağustos 1977 doğumlu…kayıtlara göre nişantaşı çocuğu :) ancak kütüğü kırıkkale’de..memleketini 1 defa 1986 kışında gördü ama hala hatırlar…uzak memleketlere saygı duyar..cümle sonlarına duruma göre 2 ya da 3 nokta koymayı sever, özel bir anlam aramayın..siz de sevin; nolcak?

zeyno, zeynepcan,zeynebim,zey gibi isimlerle çağırılır, içten hitapları sever…bin türlü arkadaşı var, renk renk, çeşit çeşit..ortamlara uyar, ortamlarda aranır.Tasvirlerini ve benzetmelerini severler; kendi de sever; gülerler, kendi de güler ilk defa duyuyorsa..:P

Rengi turuncu..kırmızı kadar gözalıcı olmadı hiç; önüne gelen, rengine kapılan, sevmedi onu..
Onu sadece gerçekten sevenler oldu yanında, turuncu, kırmızı kadar tercih edilmez bilirsiniz..sorun yok :)

94ten beri tiyatronun peşinde, ara verdiği zamanlar da oldu ama her kötü hissettiğinde geri döndü..sadakat üzerine kurulu olmayan tutkulu bi aşk diyelim..ne onunla ne de onsuz..

10 yaş küçük bir erkek kardeşi var, varlığına her an şükrettiği genç bi adam..okuyan-yazan-düşünen-yakışıklı genç bi adam..Yalçın..

sosyolog sıfatını 2000 yılında aldı hala taşımakta..sıfatın hakkını pratikte verememiş olmakla beraber şu anda yaptığı işe, bakışına çok faydası oldu okulunun..Eğitim Uzmanı olarak çalışmakta; mesleğini seviyor, iyi de bi eğitmen üstelik (o kadar ukalalık olur idare edin)

haa bu arada; konuşma diliyle yazıyor olması dilbilgisinde iyi olmadığını düşündürmesin..sadece samimiyetten..

tek derdi "farkında olmak"; bugüne kadar başına ne geldiyse bundan geldi..Sonra anladı ki biraz görmezden gelse hayat ne rahat olacak..Biraz anlamasa, talepleri karşılayabilecek..Biraz az düşünse, mutluluğu yakalayacak ama size de bahsetmişlerdir okulda alışmışla kudurmuş arasındaki ilişkiden..

güzel söze çabuk kanar; genelde iyi düşünür; karşı tarafı iyi farzeder ne kadar zeki geçinse de hayal kırıklıkları bitmez vee tahmin edersiniz ki bir hayal gücü var; evlere şenlik.. :))

bu kadarla kalmıyor tabii ama gerisi de az çok yazdıklarında var; bi kısmı kurgu bi kısmı gerçek..

Her okuduğunuza inanmıyorsunuz di mi? Baştan anlaşalım da :))

Son olarak kendi cümleleriyle teşekkür ediyor hepinize; tabii aşağıdakilerden biriyseniz (onlardan biriyseniz not bırakın lütfen :))

29 yıldır süren bi hikayenin baş kahramanıyım..
dünyaya getirerek, severek, dinleyerek, ağlatarak, güvenerek, kızarak, bağırarak, dostluğunu vererek, eğlendirerek, yanımda eğlenerek, hayran bırakarak, hayran olarak, hatalarımı söyleyerek, hatalarımı kabullenerek, terk ederek, beraber içerek, dert dinleyerek, tiyatro yaparak, öperek, takdirimi kazanarak, kavga ederek, sahiplenerek, ortada bırakarak, hayatımı değiştirerek, aşık ederek, gururumu kırarak, sersem ederek, aşık olarak, aşık olamayarak, kalbimi kırarak, gülmeme neden olarak, hayatı anlamamı sağlayarak, sarılarak, iterek...yapımda ve yayında emeği geçen herkese teşekkür ederim..


zynp

7 yorum:

Mine Yaman dedi ki...

Turuncu,
Pozitifliğin rengi. Bir insanla bir renk bu kadar mı özleşir. Sana her renk yakışır ama turuncu bir başka.

Farkında olmanın çözümünü söylüyorum bazen sana, görme diyorum duyma diyorum ya biliyorum imkansız aslında..

Sen sıkıntılı anlarımda sıcak bir bakış,
Sen korktuğumda omzumda el,
Sen heycanıma destek,
Sen üzüntüme çare,
Sen, sen, sen...

Daha çok yazardım ama 9aydan fazla tanıyanlara haksızlık olmasın. Sözü biraz da onlara bırakayım.

29 yıldır nerdeymişim ben. Neden kesişmemiş yollarımız.. Yine geç kaldım ama bu sefer beklediğime değdi di mi?

İyiki tanıdım seni canım benim, iyiki...

Adsız dedi ki...

tuhaf! bu yazınızı yeni gördüm ancak, siyah beyaz resminizde sadece turuncu değil; karakterinize ve hayatınıza dair pekçok renk görülebilmekte.yazınızı sayfanızı ilk açtığım ve resminizi ilk gördüğüm an okumuş gibiyim.aslında çok daha fazlasını.tabi kardeşiniz hakkındaki bilgiler hariç:)) iletişim kurmada en önemlisi gözler ve bakışlar... resminizde ve yazınızda en ilgimi çeken taraf; içinizdeki çocuk olmemiş





tuhaf! bu yazınızı yeni okudum ancak ikinci kez okumuş gibiyim.çünkü sayfanıza koyduğunuz o siyah beyaz resimde karakterinize ve hayatınıza dair pek çok renk bakmayı bilene görünüyor.resminizde ve yzınızda bence en çok farkedilen nokta; içinizdeki çocuğun ölmemiş olması.hatta baya baya diri.gözler, evet gözleriniz, bir insan hakkında ne çok bilgi veriyorlar.bu internet üzerinden yazma işinin bana en saçma ve anormal gelen taraf bu.karşı tarafın gözlerine bakamamak.hele bir de konuşurken özellikle dikkat ediyorsanız göz temasına.neyse bizde kelimelerin gözlerine bakarız:) hep garip gelmiştir,insanlar neden kaderlerinin bir kısmını başkalarıyla paylaşma gereği duyarlar? 'anlaşılmak' bunun için bir cevap olabilir.ancak o zaman da aklıma şu geliyor. 6 milyar insan beni anlasa ama herşeyin sahibi olan varlık anlamasa.bu neye yarar ki? insanlar anlamasa ama sadece O anlasa... sahi sır meraktan soruyorum:)) siz neden anlatma gereği duydunuz? ama sizden ricam cevabınız gerçekten çıplak olsun.saygılar














1

Adsız dedi ki...

bilgisayarda ufak bir arıza oluştu yazımı tamamlayamadan kendi gönderdi, iki tane gibi oldu. neyse bir şeyi yazmayı unutmuşum, onu farkettim.tamamlayalım; samimi olduğunuza gerçekten inanıyorum ve sizden de samimiyetime iananmanızı temenni ediyorum.resminizi ilk gördüğümde zihnimden ilk geçen düşüncelerimden biri tiyatrocu olabileceğiniz olmuştu.bazı yazılarınızı okuyunca en azından bu alanda yeteneğiniz olduğuna inandım.ancak bu yazınızı okuyunca şaşırmadım sadece sevindim. yanılmamış olmaktan ötürü.ukalalık yada kibir olarak algılamayın lütfen.Allaha sığınırım bu iki düşmandan.sadece sizin de dediğiniz gibi ' bu hayattan öğrendiğim çok şey var'. ya da en azından bazı şeyler:))hele bir de otuzuna merdiven dayamış ve orte okul,lise, üniversite hayatı boyunca ailesinden ayrı yurtlarda ve bekar evlerinde yaşamış benim gibi biriyseniz insanlar hakkında baya bilgi ve tecrübeye sahip oluyorsunuz.tabi meyvelerini de topluyorsunuz:)) saygılar

zzeinepp dedi ki...

ömer; ben bu bloğu yazmaya başlarken anlaşılma kaygısı ya da talebinden ziyade yazdıklarımı edebi birer metin olarak paylaşma isteğindeydim. edebi metin lafı da hadsiz oldu ama bulamadım başka bişii..
ya ni hissiyatımın anlaşılması değil yazılarımı paylaşma gailesi diyelim; o sebeple bu yazdıklarımı yaşamışım yaşamamışım önemli olmamalı..(en çıplağı bu sanırım)
sevgiler

IQ't dedi ki...

Güzel, vurucu cümlelerin oluyor, tadı sabahın köründe bile pek güzel :)

Ortam sanal ama hisler gerçek ;)

Adsız dedi ki...

yazın mükemmel olmuş arkadaşım yaa..Hepsini okucam,tüm arşivini:D yalnız şu giriş cümleni alıp blogumda kullanmak istiorum izninle..Kalbimi ezdiler demişsin yaa..Benimde kalbim ezik çok kötü:(

zzeinepp dedi ki...

efenim ne demek alınız kullanınız, yalnız kalbinizi ezdirmeyiniz değmiyor :)