gelişine vuruyorum hayata
kaleyi iki parmak yukardan yalıyorum. heyecanla ayaklanan tribünleri, biraz mahçup, af dileyerek oturtuyorum yerine; bunu hep yapıyorum.
gelişine vuruyorum hayata
topu auta yolluyorum
golsüz beraberliklere alıştım ben,
moralimi fazla bozmuyorum
“yenilsen de yensen de…” tezahüratlarıyla soyunma odasına dönüp, artık önümdeki diğer maçlara bakıyorum
gelişine vuruyorum hayata
tüm yaşadıklarım, yaşadığımı sandıklarım ve yaşamadan yazdıklarım için; bir dişi kartal olarak son kez üçlü çekiyorum
Çünkü;
"ÇARŞI, HAYAL KIRIKLIĞINA DA KARŞI" biliyorum.
zynp
Pazar, Nisan 15, 2007
uğurlardım
gidicem desen, uğurlardım/
oysa hazırdı burda yatağın
sen yılların alışkanlığıyla soluğu eşikte aldın
/biri arkadan el sallayınca dönmesi kolay olur bazen
birinin arkandan içi yanıyorsa, gitmeler zor olur bazen
biri arkandaysa hep, gitmeye gerek kalmaz bazen
arkana bile bakmadan gidince yazık olur bazen/
yine de gidicem desen, uğurlardım/
gitmek zor olan çünkü
hem de habersiz
hem de tek başına
hem de umarak daha iyisini hayal kırıklıklarının farklı türlüsüne doğru yol almak
gidicem desen, uğurlardım/
gerçi;
kalmayı bilmeyen de vakitli gitmeli haklısın
iyi yaptın; koca adamsın.
zynp
oysa hazırdı burda yatağın
sen yılların alışkanlığıyla soluğu eşikte aldın
/biri arkadan el sallayınca dönmesi kolay olur bazen
birinin arkandan içi yanıyorsa, gitmeler zor olur bazen
biri arkandaysa hep, gitmeye gerek kalmaz bazen
arkana bile bakmadan gidince yazık olur bazen/
yine de gidicem desen, uğurlardım/
gitmek zor olan çünkü
hem de habersiz
hem de tek başına
hem de umarak daha iyisini hayal kırıklıklarının farklı türlüsüne doğru yol almak
gidicem desen, uğurlardım/
kalmayı bilmeyen de vakitli gitmeli haklısın
iyi yaptın; koca adamsın.
zynp
Salı, Nisan 10, 2007
dün gece
çocuktuk…
tanıştığımızda da… tiyatro yapabilmek için dersleri astığımızda da; sınavları kaçırdığımızda da çocuktuk..
yorulmadan günlerce, haftasonu da dahil provalar yapardık, İstanbul Üniversitesi Öğrenci Kültür Merkezinde (ÖKM).. yakınlarda bulunan büfelerden ucuz tavuk döner ya da saray’dan kır pidesiyle açlığı bastırarak..
bi süre hayat sadece bundan ibaretti, zaman donmuş gibi asılıydı havada sanki o 4 sene..
biz o 4 sene;
kavga ettik, aşık olduk, paylaştık, sakındık, muhtaç kaldık, yardımcı olduk, kızdık, küfrettik, sarıldık ama genelde kızgın da olsak, küs de, aşık da olsak çalıştık sahne üzerinde.. sonunda duyulan o alkış, oyundan sonra taksimde içilen soğuk bira için belki de..
11 yıl geçti aradan..
dün gece yine hep beraber otururken, büyümüşüz anladım.. Bir kısmımız evli, bir kısmımız baba olacak yakında, bazısı çoktan anne oldu bile..
dün gece hastanede anladım, büyümüşüz..
11 yıl önce beraber prova aldığımız, şakalaştığımız, bizi çalışmalarda yorduğu için laf ettiğimiz eski bir dostun eşini telkin etmeye çalışırken anladım, büyümüşüz..
Bütün bu sıkıntılı anlar geçecek derken, o artık daha fazla üzülmesin diye ağlamamaya çalışırken, boğazdaki düğümlere rağmen konuşurken anladım, onun titreyen ellerini tutarken..hastaneden zor çıkıp, ağladığımızı kendimize bile itiraf edemezken anladım..
Dün gece, neredeyse her haftasonu yaptığımız gibi toplandık.. ama taksim’de değil bu sefer, bir hastanede.. Ati için..
Sağlamdır o biliyorum, güçlüdür bünyesi.. Az canımızı okumadı çalışmalarda; biliyorum sağlamdır o.. Bunu da yenecek, uyanacak, eskisi gibi eşini yanına alıp Taksim’e içmeye gelecek bizimle..
Hem disiplinlidir o, dakiktir; zamansız iş yapmaz.. İkna eder kendini, kaç senelik avukat, sözü geçer kendine biliyorum..
…
dün gece, Ati’nin eşi, bizi yolcu ederken, “karşıdan karşıya geçerken dikkat edin” dedi..
…
büyümüş olmanıza, evlenmiş olmanıza, iş ya da meslek sahibi olmanıza güvenmeyin; karşıdan karşıya geçerken dikkat edin..
lütfen.. dikkat edin..
zynp
tanıştığımızda da… tiyatro yapabilmek için dersleri astığımızda da; sınavları kaçırdığımızda da çocuktuk..
yorulmadan günlerce, haftasonu da dahil provalar yapardık, İstanbul Üniversitesi Öğrenci Kültür Merkezinde (ÖKM).. yakınlarda bulunan büfelerden ucuz tavuk döner ya da saray’dan kır pidesiyle açlığı bastırarak..
bi süre hayat sadece bundan ibaretti, zaman donmuş gibi asılıydı havada sanki o 4 sene..
biz o 4 sene;
kavga ettik, aşık olduk, paylaştık, sakındık, muhtaç kaldık, yardımcı olduk, kızdık, küfrettik, sarıldık ama genelde kızgın da olsak, küs de, aşık da olsak çalıştık sahne üzerinde.. sonunda duyulan o alkış, oyundan sonra taksimde içilen soğuk bira için belki de..
11 yıl geçti aradan..
dün gece yine hep beraber otururken, büyümüşüz anladım.. Bir kısmımız evli, bir kısmımız baba olacak yakında, bazısı çoktan anne oldu bile..
dün gece hastanede anladım, büyümüşüz..
11 yıl önce beraber prova aldığımız, şakalaştığımız, bizi çalışmalarda yorduğu için laf ettiğimiz eski bir dostun eşini telkin etmeye çalışırken anladım, büyümüşüz..
Bütün bu sıkıntılı anlar geçecek derken, o artık daha fazla üzülmesin diye ağlamamaya çalışırken, boğazdaki düğümlere rağmen konuşurken anladım, onun titreyen ellerini tutarken..hastaneden zor çıkıp, ağladığımızı kendimize bile itiraf edemezken anladım..
Dün gece, neredeyse her haftasonu yaptığımız gibi toplandık.. ama taksim’de değil bu sefer, bir hastanede.. Ati için..
Sağlamdır o biliyorum, güçlüdür bünyesi.. Az canımızı okumadı çalışmalarda; biliyorum sağlamdır o.. Bunu da yenecek, uyanacak, eskisi gibi eşini yanına alıp Taksim’e içmeye gelecek bizimle..
Hem disiplinlidir o, dakiktir; zamansız iş yapmaz.. İkna eder kendini, kaç senelik avukat, sözü geçer kendine biliyorum..
…
dün gece, Ati’nin eşi, bizi yolcu ederken, “karşıdan karşıya geçerken dikkat edin” dedi..
…
büyümüş olmanıza, evlenmiş olmanıza, iş ya da meslek sahibi olmanıza güvenmeyin; karşıdan karşıya geçerken dikkat edin..
lütfen.. dikkat edin..
zynp
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)