Perşembe, Ağustos 02, 2007

2007 - 1977 = 30 ..

çoğunlukla üzerimde asılı duran neşenin yanısıra, bilen bilir; bazen dalar giderim, hüznü severim.. hüznün, varoluşa bir derinlik verdiği kanaatindeyim..

varoluşumun 30. yılında hayatım bir film şeridi gibi gözümün önünden geçiyor; ağır aksak bazen, bazen hızlı hızlı..
son 3 senedir sürekli büyüyorum; ilk 27 sene olamadığı kadar hem de.. insan örselendikçe dayanıklı hale geliyor, sağlam kabuk bağlıyor, buruluyor ama dağılmıyor, biliyorum.. yaşananlar, niceliklerinden ziyade, nitelikleriyle büyütüyor sizi..

21. yy.da feleğin çemberi eski anlamını taşımıyor artık, o kadar uzaklarda durmuyor; özel sektörde çalışmak, en az 1 defa aşık olmak, paraya dayalı düzene sıkışıp kalmak, içiniz yanarak "eyvallah" demek bazen, sizi yanmadan çemberden geçiriyor bir şekilde.. ahlak kavramınız değişiyor biraz; azalmıyor, yok olmuyor ama şekli değişiyor daha insani ve toleranslı bir hal alıyor, çünkü hayat kuralları yıkıyor işte, ister istemez.. bu yüzyılda, kişiliğinizden ödün vermeden yaşayabilmek sizi kısıtlıyor, yoruyor.. bazen parasız ve aç, bazen yalnız bırakıyor, savuruyor kılıcını hayat, denk gelen nasibini alıyor..

2 farklı çağda yaşadım ben, 2 farklı çağdan geçtim; çağdaşlarımın nasıl yozlaştığını gördüm.. kitaplara, şiirlere sığınmak yetmedi bazen, arkadaşlar koruyamadı, engelleyemedi olacakları; ama ağladım geçti hep.. ağlamak, ruhun yıkanması sanki, bir iç tufan.. gözyaşları sonsuz bir kaynak, aklından geçeni içinden atan.. ağlayabilmek büyük meziyet, azaltmaz sizi, küçültmez yanlış kurulmuş cümleler gibi, iyi seçilmemiş acele sözcükler gibi kalp kırmaz.. ağlamak bir kabulleniş aslında sessizce yapılan, bir yakarış ve çözümsüzlüğü kabulleniş.. ağlamak, unutmanın başlangıcı, azalırken çoğalmak.. bir pazarlık hayatla..

"ne yapsan olmuyor gözüm
terketmiyor bizi hüzün
bir macera yaşamak dediğin
küçük zamanlar harmanı
sevindiğin üzüldüğün
hatırlamaktan ibaret
hatıralar nihayet
tesellisi çok zor sözün"

sözcükleri iyi kullanıyorum, dil dövüş sanatıyla uğraşıyorum, istersem güzel kalp kırabiliyorum sözcüklerle ama bir o kadar da kırılıyorum söylenenlere hatta daha söylenmemiş akıldan geçenlere.. akıldan geçerken fikirler, gözlerden de geçiyor çünkü.. ve onlar yalan söyleyemiyor insan ne kadar kirlenmiş olsa da..

mutluluk bir süreç değil, kendi kendime bunu tekrarlıyorum son zamanlarda, mutlu olduğum anların tadını çıkarmaya çalışıyorum.. geriye ne kadar zamanım kaldığını bilmiyorum, kaç mutlu an kaldı, kaç umut, kaç aşk.. sadece 5m. önümü görerek ilerlemeye çalışıyorum, önüme çıkanların hepsini hayatıma almıyorum, sadece değecek olanlarla görüşüyorum çünkü artık biliyorum ki; gereksiz eşyalar gibi gereksiz insanlar da var hayatta.. onları ihtiyacı olanlara bırakıyorum, ben genel olarak işime yaramayanı atıyorum, biriktirmiyorum..

"ne gemiler yaktım, ne gemiler yaktım
o kadar yandı ki canım sonunda karşıdan baktım
ne göreyim kendime yıldızlardan daha uzaktım"

birçok renk karıştırıyorum içimde, birçoğunu saklıyorum hatta, fazlaca göstermiyorum etrafa.. çok yakına gelmelisiniz, bütün önyargılardan arınarak, samimiyetle gülümseyerek, çok yakına gelmelisiniz ki kendimi gösterebileyim size.. içimdeki renk paletinin kapağını açabilmem için size güvenmeliyim yoksa yumuşak karnıma tekmeyi yerim; yedim biliyorum.. başkasının başlattığı hikayelerde esas kız olmak nedir biliyorum ve " öteki" olmak kısa zaman dilimleri içinde.. sırf başkaları öyle istediği için edepsizce..
savaş verip, çırpınıp, ikna için neredeyse yalvarıp, elinden gelen herşeyi yapıp; eli boş dönmek nedir bilirim ve -ne ironiktir ki- sonra bu mağlubiyet için şükretmek ne demek..

"kazanmalı kaybetmeliyim
aşk uğruna harbetmeliyim
bu kızı yeniden büyütmeliyim
farkındayım, farkındayım"

ilk 30 yılda hayatı keşfediyorsun sadece, varlığının anlamını bulmaya çalışıyorsun, kendine aidiyetin ne demek olduğunu anlıyorsun; çünkü, kendi ihanetin kadar acıtmaz hiçbiri; ağlasan da geçmez, unutamazsın.. kendini tanıyorsun, kurallarını koyuyorsun, hayat şah mat yapmasın diye seni erkenden, piyonlarını konumlandırıyorsun, gerekirse gözden çıkararak.. susmayı, yutkunmayı öğreniyorsun, heveslere kapılmamayı, ailenin değerini, gerçek dostlarını belirliyorsun, aşkı, ateşi, sevgiyi, dinginliği, huzur ve şefkat arayışını öğreniyorsun.. güveni test ediyorsun, "ölene kadar.." masallarına gülüyorsun biraz da, geride durmak, haddini bilmek bazı konularda daha olası geliyor sana.. resmin tamamına bakmaya çalışıyorsun artık, 1 yaklaşık sonuçlara razı olabiliyorsun, içten gülümsemenin, maneviyatın değerini anlıyorsun.. anne ve babanı bazen çocuğun gibi görüyor, şimdiden bir gün yokluklarına nasıl alışacağını hesaplıyor, mutlak sona alışmaya çalışıyorsun; kardeşinde destek buluyorsun.. ne olursa olsun "o" var diyorsun, yalnız ölme ihtimalini aklına getirmemeye çalışıyor; bir yerlerde mutlaka seni anlayacak, sevecek birinin olduğuna inandırıyorsun kendini..

"kendini seçemiyorsun
bırakıp kaçamıyorsun
yazmadığın bi hikayede
uzun ya da kısa vadede
az biraz keşfediyorsun
öteki olabilmeyi
yerine koyabilmeyi
geride durabilmeyi öğreniyorsun"

ben, 30 yaşımı doldurduğum bugün adım gibi biliyorum ki hayatı çook seviyorum..
ailemi, dostlarımı, tanıdıklarımı çok seviyorum, hatta bazen onları yoracak kadar çok, ifade edemediğim kadar çok..
belki ben severek yok ediyorum bazen yanımdakileri, severek uzaklaştırıyorum; bilemiyorum..

tek bildiğim şey şu;

"bu kızı yeniden büyütmeliyim
kor ateşlerde yürütmeliyim
değirmenlerde öğütmeliyim
farkındayım, farkındayım"



zynp

10 yorum:

Alper Akcan dedi ki...

mutlu seneler...

pilaki dedi ki...

bu ne güzel tesadüf :) nice senelere..

Ali Sağlam dedi ki...

Nice yillara...
Dilerim ki yeni yasin yasamindaki guzellikleri arttirsin.

Mine Yaman dedi ki...

Ortak hedefler koymam ben hayata
olduğu gibi yaşarım senin dedigin gibi gelişine vururum çoğu zaman...
Biriyle ortak hedef koyuyosam koşulsuz güveniyorum demektir ona,
çok seviyorumdur, bakışından anlıyorumdur ne diyeceğini,
gülüşünde hissediyorumdur, hissettiğini, zamanımı geçirmek hep onunla geçirmek isterim ve
artık o olmadığında keyif almam.
Sen olmadığında keyif almıyorum, kimseyi anlamıyorum, güvenemiyorum...
Varlığın şu 1 yılı aşkın sürede çok şey kattı bana

Şimdi hep kendi tarafımdan yazdım evet, bencilliğe örnek olsun dedim.
Çünkü sen zaten kendini anlatıyosun o güzel yazılarınla bu sayfada.
Herkes senin anaçlığını, sevgi dolu kalbini, zekanı, vefanı, kibarlığını,
tatlı sohbetini, hassaslığını, örnek aldığım güçlülüğünü, dürüstlüğünü,
kültürünü, o dolu dolu düşüncelerini biliyor, seni tanıyor zaten.
Bilemeyen, tanımayan ve değerini bilmeyen çok ama çok şey kaybediyor.

İyiki varsın Zeynepcim, iyiki doğdun.
Daha nice güzel yıllar göresin işallah.
Sağlıkla, huzurla ve mutlulukla dolu nice güzel yıllar...

Filiz Kirazoğlu dedi ki...

Zeynepcim,
Doğum günün kutlu olsun..! :)

zzeinepp dedi ki...

çok teşekkür ederim hepinize :))
mutlu ettiniz beni, burada bu iyi temennileri görmek demek, birilerinin buralara uğradığı anlamına geliyor aynı zamanda.. umarım kalırsınız, geçip gitmezsiniz..
sevgiler..

Rabia SERTÇE dedi ki...

Biz gidenlerden degil kalanlardan olmaya geldik, belki uzaklardayız ama hiç ummadığın anda ağlarken yaslanacağınız omuzumuz var ve sen ağlarken bizler de ağlayacak sen gülerken bizlerde güleceğiz. İyi gün dostlarına nispet kötü günde de güzellikler paylaşacağız. Çünkü bizim hamurumuzda hüzün var, hüznün verdiği güzleri çok gördük çok geçirdik. Yine de bildik baharlar yaşamayı içimizde. O nedenle senin baharın yaprak dökümleri görmeyecek.
Yeni yaşında da Seninleyiz. Sen de bizimle kal.
Nice senelere...

Selcan Soncul dedi ki...

1 yıl sonra tatıl yapabılmenın mutlulugunu yasadım gecen hafta ama senın d.gununu ıskalamısım:( Geçte olsa nice yıllara zeynep'cim:)

Yeni yaşında yaşayacakların yaşadıklarından çok daha güzel olsun...

IQ't dedi ki...

Beğendiğim kadar hüzünlendirdi beni yazın :/

Nice mutlu, dolu senelere :)
---------
başkasının başlattığı hikayelerde esas kız olmak nedir biliyorum ve " öteki" olmak kısa zaman dilimleri içinde.. sırf başkaları öyle istediği için edepsizce..
savaş verip, çırpınıp, ikna için neredeyse yalvarıp, elinden gelen herşeyi yapıp; eli boş dönmek nedir bilirim ve -ne ironiktir ki- sonra bu mağlubiyet için şükretmek ne demek..
---------

sevgiler,
IQ't

esrArengiz dedi ki...

Zeynepcim geçende blogunu ziyaret ettiğimde nesne(l)leşiyorum yazını okumuş, zamanım fazla olmadığı için çıkmıştım. şimdi 30 una merdiven dayadığın gün bizlerle paylaştığın gönül sandukandan dökülen nağmeler. sıcacık hüzün..bir o kadar da bayram sevinci..
gönlüne sağlık Zeynepciğim.

ben de seninle büyüdüm şu an :)
nice güzel senelere inşallah